Dernek Başkanımız Prof.Dr.Mustafa Kaymakçı,3-4 Aralık 2016 tarihinde Samsun’da yapılan ”10.Uluslararası Balkan Tarihi Kongresi”’nde bir bildiri sunmuştur.
Bildiri adı ve özeti aşağıdadır:
Mübadele Dönemi ve Günümüzde Onikiada Türklerinin Asimilasyon Problemleri
Prof.Dr.Mustafa Kaymakçı
Mübadele, kısaca 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması’na ek protokol uyarınca Türkiye ve Yunanistan yurttaşlarının , din kıstası üzerinden karşılıklı olarak zorunlu göçe tabi tutmasına verilen addır.
Mübadelesi kapsamına Türkiye’de İstanbul kenti ile Gökçeada ve Bozcaada’da oturan Rumlar ile Yunanistan’da Batı Trakya Türkleri sokulmamış bulunmaktadır.
Diğer yandan Rodos ve İstanköy gibi Ege Adaları ya da Oniki Adalarda yaşamakta olan Türkler de,adalar 1912 yılından sonra İtalyan egemenliğinde olduğundan, Girit gibi mübadeleye tabii tutulmamışlardır.
Dünya ve ne yazık ki Türkiye kamu oyunda Yunanistan’daki Türk varlığının Batı Trakya’yla sınırlı olduğu algısı vardır. Bununla birlikte Rodos ve İstanköy ağırlıklı olmak üzere Onikiada’da yaşayan ve sayıları 6.000’’i geçen sayıda bir Türk nüfus bulunmaktadır.Ancak,Yunan makamları, 1923 yılında Lozan Barış Andlaşması imzalandığında Onikiadanın İtalyan yönetimi altında bulunduğu gerekçesiyle sözkonusu soydaşlarımıza “azınlık” statüsü tanımamaktadırlar.
Bu bağlamda,Rodos ve İstanköy Türklüğünün ; Vatandaşlık ve Kültürel Kimliğin Korunması Sorunu, Din ve İbadet Sorunu, Nefret ve Baskı Ortamı Sorunu ,Osmanlı Mimarisi(Cami,Türbe,İmaret,Çeşme,Mescit vb gibi)’nin Korunması Sorunu ve Vakıflar Sorunu ile adalardan göç ederek Türkiye’ye yerleşen soydaşlarımızın geride bıraktıkları ve haksız iktisabata uğrayan Gayrimenkul Sorunları gibi sorunları vardır.
Bildiride önce mübadele döneminde Onikiada Türklüğünün ekonomik ve sosyal yapısı konusunda kısa bilgiler verilecek,daha sonra adaların Yunanistan’a verilmesiyle yok olma aşamasına getirilen adalar Türklerinin güncel problemleri gündeme getirilecektir.Çünkü Onlar,Mübadele gibi geçmiş,ancak hala sızlayan bir yaramız değil,yukarıda da belirtildiği gibi adalarda halen varlıklarını sürdürmeye çalışan bir avuç azınlıktır ve bunların giderek asimilasyonu,bir anlamda insanlığın yok edilmesi demektir.Bu çığlığa, Dünya kamu oyu gibi Türk Kamu oyu da yanıt vermek zorundadır.