2 Nisan 2015 tarihli Milliyet Gazetesi Doğan Heper’in Köşe Yazısı
Rodos-Türklük Siliniyor.
Birçok kez söyledik…
Bize bir de “Dış Türkler Bakanlığı” lazım.
Yurt içinde birbirimizi yiyoruz ve Dış Türkleri unutuyoruz.
Onlarla meşgul olacak,sorunlarına çare bulacak,bir sorumlu merci lazım,bu bir bakanlık olabilir,olmalı.
O da “Dış Türkler Bakanlığı”ismini almalı.
Bunu bana TV’deki “Ayna” programı hatırlattı.
Bu kez “Ayna” Rodos’taydı
Rodos,2 yüzyıl şövalyelerin,4 yüzyıl Osmanlı’nın hakimiyeti altındaymış.
Bugün 3 bin Türk orada yaşıyor.
Türkçe okul yasak olduğu için Türkçe artık kaybolmuş.
Cami çok,Türk eseri çok,ama hepsi bakımsız.İhmalden yıkılıyor.Bazı camiler nikah salonu yapılmış.Yani Türk izleri,maksatlı olarak,bilerek,istenerek siliniyor.
Türkiye Rodos’u unutmuş.
Oysa Rodos’tan bakınca Türk tepeleri,toprakları görünüyor.
Bize o kadar yakın bu adayı İngilizler Yunanlılara vermiş.O zamandan beri Yunanlılar Türkleri ya kaçırıyor ya da asimile etmeye çalışıyor,ediyor.
Ankara’yı Allah uyandırsın.
Sayın Doğan Heper
2 Nisan 2015 tarihli “Rodos-Türklük Siliniyor”başlıklı yazınızı okudum.Konuyu gündeme getirdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Öncelikle tespitlerinize katılıyorum. Konu hüzün verici.
Biz Türkiye’ye göç ederek yerleşmiş olan Rodos ve İstanköy Türklerinin temsilcileri olarak konuyu Türk Kamuoyuna anlatmak için çalışmalar yapıyoruz.
İzin verirseniz çok kısa olarak Rodos ve İstanköy Türklerinin sorunlarını aktarmak istiyorum.
Dünya kamuoyunda Yunanistan’daki Türk Varlığı’nın Batı Trakya ile sınırlı olduğu algısı vardır. Bununla birlikte Rodos ve İstanköy ağırlıklı olmak üzere Onikiadalarda yaşayan ve sayıları 6.000 civarında olan bir Müslüman Türk Topluluğu da bulunmaktadır. Yunan makamları, 1923 yılında Lozan Barış Andlaşması imzalandığında Onikiadaların İtalyan yönetimi altında bulunduğu gerekçesiyle söz konusu Müslüman Türklere “azınlık” statüsü tanımamıştı.
Diğer yandan Anadolu doğumlu T.C.Yurttaşlarının büyük bir çoğunluğu da Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Müslüman Türklerin varlığından haberdar değildi(r). Kimileri turist olarak geldikleri adalarda Türk esnafla karşılaştıkları zaman şaşkınlık geçirmektedir. Şaşkınlıkları,Türkiye’deki kimi şehirlerden daha fazla, ancak çoğunluğu bakımsız olan ve Osmanlı Türklerinden kalan kültür eserlerini görünce daha da artmaktadır.
Günümüzde,Onikiadalarda yaşayan Müslüman Türklerin,Türk kimliklerini serbestçe ifade edebilmeleri, Vakıfların yönetiminde söz sahibi olabilmeleri, Müftülük makamına işlerlik kazandırılması, okullarda Türkçe ve din bilgisi derslerinin başlatılması, kapalı camilerin ibadete açılması ve Yunan vatandaşlığını kaybeden Onikiadalılara vatandaşlıklarının iade edilmesi gibi birçok konuda sorunları vardır.
Ada Türkleri Türk Kimliği ile değil, Yunanistan tarafından halen “Yunan Müslümanları” olarak kabule zorlanmaktadır. Adalarda yaşayan Türkler,ana dilde öğrenim ve eğitim haklarından mahrumdurlar, dini alanda ise 1972’den bu yana müftülük makamı boştur.
Bilindiği üzere, Onikiadalar 1912 yılından İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar önce İtalyanlar ve daha sonra Almanların elinde kalmıştır. İtalyan döneminde resmi dil ve eğitim dili İtalyanca olmuş, basın ve konuşma özgürlüğü sınırlandırılmış ve 1925 yılında Onikiada’da oturanlara İtalyan vatandaşlığına geçme zorunluluğu getirilmiştir.
Paris Antlaşması ile Onikiadaların Yunanistan’a geçmesinden sonra Türkler üzerindeki baskıların daha da arttığı gözlemlenmektedir.
İş kurma ve taşınmaz mal satın almaya izni verilmemesinden dolayı 1950’den sonra Türklerin adalardan Türkiye’ye yönelik göç hareketi daha da hızlanmıştır. Onikiada’dan ayrılmak zorunda kalan Türklere Rodos’a tekrar dönmeyeceklerine dair belge imzalatılmış; 1967 yılında Yunanistan’da cuntanın yönetime gelmesiyle, Kıbrıs’ta yaşanan gelişmelerin de etkisiyle, Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türkler üzerinde baskılar artmıştır. 1955-1998 yılları arasında, Yunan Vatandaşlık Kanunu’nun 19. maddesi nedeniyle birçok Türk,Yunan vatandaşlığını da kaybetmiştir.1974 yılında Türkiye’nin Kıbrıs Barış Hareketi’nden sonra adalardan göç edenlerin sayısı en yüksek düzeye ulaşmıştır. Bu gelişmelerin sonucu, 20. Yüzyılın başlarında 15 bin olan Türk nüfusu,günümüzde yarıdan daha fazla azalmış durumdadır.
Özetle şu söylenebilir:Onikiada Türkleri, 21. yüzyılın başında yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin eşit yurttaşları(?) olan Onikiada Türkleri bir uygarlık projesi olarak nitelendirilen projenin nimetlerinden yararlanmaktan uzaktırlar. Öyleki,Adalarda yaşamakta olan Türkler,tanımadıkları kişilere Türk olduklarını ifade edememekte,Yunan Müslümanı olduklarını söylemek zorunda kalmaktadırlar.Korku egemen bir hal almıştır.
Oysa,21.Yüzyılda insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi evrensel kavramlar uluslararası arenanın en çok dile getirilen kavramları arasında yer almıyor mu?
Rodos ve İstanköy Türklüğü, Türkiye’ye çok yakın olmakla birlikte son zamanlara değin oldukça unutulmuş bir görüntüye sahiptir.Türkiye’de Onikiada Türklerine ilişkin olarak yazılmış kitap, makale ya da çekilmiş belgesel film sayısının oldukça sınırlı sayıda olduğu gözlemlenmektedir.
Sayın Heper,
Anılan eksikliği gidermek ve ulusal ve uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmek üzere 1-2 Ekim 2014 tarihinde İzmir’de E.Ü. Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü’nde “Uluslararası Katılımlı Rodos ve İstanköy Türklüğü Sempozyumu, 2014” düzenledik. Sempozyumun, ulusal ve uluslararası arenada ilk olması açısından tarihsel bir öneme sahip olduğu söylenebilir. Düzenlenen sempozyumda, Türk-Yunan İlişkileri bağlamında Rodos ve İstanköy Türklüğü, İnsanlık Hakları Açısından Rodos ve İstanköy Türklüğü ile Rodos ve İstanköy Türklüğü: Sosyal Yaşamı, Vakıf Malları, Kültür Eserleri gibi konular işlendi.
Bugünlerde de Rodos ve İstanköy Türkleri: “Ege Denizi’nde Yükselen Sessiz Çığlık” kitabını baskıya vermek üzereyiz .Kitap ,“Rodos, İstanköy ve Onikiada Türklüğünün Yakın Tarihi Üzerine Sözlü Tarih Projesi”nin kesin Raporu’ndan derlenerek anılan eksikliğin bir ölçüde giderilmesi bağlamında hazırlanmıştır. Çalışma ile Türkiye ile halen Rodos ve İstanköy Adası’nda ikamet eden Türklerin geçmiş ve bugünkü kültürel, toplumsal ve iktisadi konumlarının tarihsel bir perspektifle araştırılması, bu alana ilişkin belgeye dayalı tarihçiliğin kaydetmediği anlatıların, söylencelerin, oyunların, ağıtların, yaşam öykülerinin kaydedilmesi amaçlanmıştır.
Kitabın, Rodos ve İstanköy Türklerinin yakın tarihinde ve günümüzdeki sorunlarına Türkiye,Dünya ancak özellikle Yunan Kamoyuna aktarılmasına olanak sağlayacağına inanıyoruz.
Sayın Heper,
Konuyu gündeme getirdiğiniz için yeniden teşekkür ediyorum.
Saygılarımla.
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı
Rodos,İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı
Ek Bilgi:
Sayın Heper,
Bugünlerde Rodos’ta Türk Azınlığa Ait Olan Süleymaniye Medresesi’ne Restorasyon Bahanesi İle Yunan Hükümeti El Koyuyor ve Özgün Mimarisi Değiştirmek isteniyor.Bu konuda hazırladığımız bir basın açıklamasını da bilgilerinize sunuyorum.
RODOS, İSTANKÖY VE ONİKİADA TÜRKLERİ KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ BASIN AÇIKLAMASI
- 1813/4 Sokak,No.2/6,D.2 Ethem Bey Apt.,Bostanlı-Karşıyaka/İzmir/ • Tel.: (232) 362 06 44• rodosistankoyturkleri@gmail.com • www.rodosistankoyturkleri.org.tr
3 Mart 2015
———————————————————————————–
RODOS’TA TÜRK AZINLIĞA AİT OLAN SÜLEYMANİYE MEDRESESİ’NE RESTORASYON BAHANESİ İLE YUNAN HÜKÜMETİ EL KOYUYOR, ÖZGÜN MİMARİSİ DEĞİŞTİRİLİYOR.
Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Türklerin birçok sorunları var. Bunlar sırasıyla; Vatandaşlık Sorunu, Eğitim ve Türkçe Öğrenme Hakkı, Din ve İbadet, Osmanlı Türklerinden Kalan Kültürel Mirasın Korunması, Vakıflar Sorunu, Nefret ve Baskı Ortamı gibi konular altında özetlenebilir.
Günümüzde Rodos’ta ortaya çıkan önemli bir konu da, Türk Azınlığa ait olan Süleymaniye Medresesi’ne, Yunan Hükümeti’nin restorasyon bahanesi ile el koymuş olmasıdır.
Rodos adasındaki Süleymaniye Medresesi, Türk çocuklarına ilk, orta ve lise eğitimi vermek üzere 1876 yılında inşa edilmiş tarihi bir binadır. Öğrencilerinin yüzde sekseninin Türk çocukları olması nedeniyle ilköğretim okulu işlevini sürdüren ve Türkçe eğitim yapan Süleymaniye Medresesi, 1972 yılında Yunan hükümetince gerekçesiz kapatılmıştı. Ünlü Süleymaniye Medresesi, önce yıkılmak istendi. Yunan hükümeti Süleymaniye Medresesi’nin altında bulunan eski St. Jean Kilisesi’nin ortaya çıkartılmasını bahane ederek medresenin temelini kazmaya başlamış ve bu okulu kapatmıştı.
Rodos adasının en görkemli yerinde bulunan bu eğitim binasının yıkılmasına izin verilmemesi konusunda yaptığımız uyarılar sonucunda yıkım durdurulmuştu.
Günümüzde ise Süleymaniye Medresesi, Yunanistan’ın merkezi Midilli’de bulunan Ege Üniversitesi’ne devredilme aşamasında olmasıdır. Restorasyon bahanesi ile Süleymaniye Medresesi’inin altı oyulmuş,pencere ve kapıları sökülmüş ve özgün durumundan uzaklaştırılmış bulunmaktadır.Bu şekilde, artık insanlığın evrensel bir değeri olan medrese, özünden çıkartılarak Yunanlaştırılmaktadır.
Süleymaniye Medresesi’nin mülkiyeti, Rodos Evkaf İdaresine (Evkaf-I Mektebiyye’ye) aittir. Osmanlı Türkü atalarımızın armağan ettiği vakıf malları,vakıf senedine göre korunmak zorundadır.Yunanistan hükümetleri, Vakıf yönetimlerini atama ile değil,Rodos’taki Türklerin seçimiyle oluşturmalıdır.
Sriza yönetiminin,kültürel kimliklerinin korunması konusundaki vaatlerinin yaşama geçirmesini talep ediyoruz.
Bu bağlamda Devir durdurulmalı ve Medresesinin özgün durumu korunmalıdır.
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı
Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı