SUNUŞ
Dünya kamuoyunda Yunanistan’daki Türk Varlığı’nın Batı Trakya ile sınırlı olduğu algısı vardır. Bununla birlikte Rodos ve İstanköy ağırlıklı olmak üzere Onikiadalarda yaşayan ve sayıları 6.000 civarında olan bir Müslüman Türk Topluluğu da bulunmaktadır. Yunan makamları, 1923 yılında Lozan Barış Andlaşması imzalandığında Onikiadaların İtalyan yönetimi altında bulunduğu gerekçesiyle söz konusu Müslüman Türklere “azınlık” statüsü tanımamıştı.
Diğer yandan Anadolu doğumlu T.C.Yurttaşlarının büyük bir çoğunluğu da Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Müslüman Türklerin varlığından haberdar değildi(r). Kimileri turist olarak geldikleri adalarda Türk esnafla karşılaştıkları zaman şaşkınlık geçirmektedir. Şaşkınlıkları,Türkiye’deki kimi şehirlerden daha fazla, ancak çoğunluğu bakımsız olan ve Osmanlı Türklerinden kalan kültür eserlerini görünce daha da artmaktadır.
Günümüzde,Onikiadalarda yaşayan Müslüman Türklerin,Türk kimliklerini serbestçe ifade edebilmeleri, Vakıfların yönetiminde söz sahibi olabilmeleri, Müftülük makamına işlerlik kazandırılması, okullarda Türkçe ve din bilgisi derslerinin başlatılması, kapalı camilerin ibadete açılması ve Yunan vatandaşlığını kaybeden Onikiadalılara vatandaşlıklarının iade edilmesi gibi birçok konuda sorunları vardır.
Ada Türkleri Türk Kimliği ile değil, Yunanistan tarafından halen “Yunan Müslümanları” olarak kabule zorlanmaktadır. Adalarda yaşayan Türkler,ana dilde öğrenim ve eğitim haklarından mahrumdurlar, dini alanda ise 1972’den bu yana müftülük makamı boştur.
Bilindiği üzere, Onikiadalar 1912 yılından İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar önce İtalyanlar ve daha sonra Almanların elinde kalmıştır. İtalyan döneminde resmi dil ve eğitim dili İtalyanca olmuş, basın ve konuşma özgürlüğü sınırlandırılmış ve 1925 yılında Onikiada’da oturanlara İtalyan vatandaşlığına geçme zorunluluğu getirilmiştir.
Paris Antlaşması ile Onikiadaların Yunanistan’a geçmesinden sonra Türkler üzerindeki baskıların daha da arttığı gözlemlenmektedir.
İş kurma ve taşınmaz mal satın almaya izni verilmemesinden dolayı 1950’den sonra Türklerin adalardan Türkiye’ye yönelik göç hareketi daha da hızlanmıştır. Onikiada’dan ayrılmak zorunda kalan Türklere Rodos’a tekrar dönmeyeceklerine dair belge imzalatılmış; 1967 yılında Yunanistan’da cuntanın yönetime gelmesiyle, Kıbrıs’ta yaşanan gelişmelerin de etkisiyle, Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türkler üzerinde baskılar artmıştır. 1955-1998 yılları arasında, Yunan Vatandaşlık Kanunu’nun 19. maddesi nedeniyle birçok Türk,Yunan vatandaşlığını da kaybetmiştir.1974 yılında Türkiye’nin Kıbrıs Barış Hareketi’nden sonra adalardan göç edenlerin sayısı en yüksek düzeye ulaşmıştır. Bu gelişmelerin sonucu, 20. Yüzyılın başlarında 15 bin olan Türk nüfusu,günümüzde yarıdan daha fazla azalmış durumdadır.
Özetle şu söylenebilir:Onikiada Türkleri, 21. yüzyılın başında yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin eşit yurttaşları(?) olan Onikiada Türkleri bir uygarlık projesi olarak nitelendirilen projenin nimetlerinden yararlanmaktan uzaktırlar. Öyleki,Adalarda yaşamakta olan Türkler,tanımadıkları kişilere Türk olduklarını ifade edememekte,Yunan Müslümanı olduklarını söylemek zorunda kalmaktadırlar.Korku egemen bir hal almıştır.
Oysa,21.Yüzyılda insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi evrensel kavramlar uluslararası arenanın en çok dile getirilen kavramları arasında yer almıyor mu?
Rodos ve İstanköy Türklüğü, Türkiye’ye çok yakın olmakla birlikte son zamanlara değin oldukça unutulmuş bir görüntüye sahiptir.Türkiye’de Onikiada Türklerine ilişkin olarak yazılmış kitap, makale ya da çekilmiş belgesel film sayısının oldukça sınırlı sayıda olduğu gözlemlenmektedir.
İşte bu bağlamda, ulusal ve uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmek üzere 1-2 Ekim 2014 tarihinde İzmir’de E.Ü. Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü’nde “Uluslararası Katılımlı Rodos ve İstanköy Türklüğü Sempozyumu, 2014” düzenlenmiş bulunmaktadır. Sempozyumun, ulusal ve uluslararası arenada ilk olması açısından tarihsel bir öneme sahip olduğu söylenebilir.
Sempozyumda, Türk-Yunan İlişkileri bağlamında Rodos ve İstanköy Türklüğü, İnsanlık Hakları Açısından Rodos ve İstanköy Türklüğü ile Rodos ve İstanköy Türklüğü: Sosyal Yaşamı, Vakıf Malları, Kültür Eserleri gibi konular işlenmiştir.
“Rodos, İstanköy ve Onikiada Türklüğünün Yakın Tarihi Üzerine Sözlü Tarih Projesi” de anılan eksikliğin bir ölçüde giderilmesi bağlamında ele alınmalıdır. Çalışma ile Türkiye ile halen Rodos ve İstanköy Adası’nda ikamet eden Türklerin geçmiş ve bugünkü kültürel, toplumsal ve iktisadi konumlarının tarihsel bir perspektifle araştırılması, bu alana ilişkin belgeye dayalı tarihçiliğin kaydetmediği anlatıların, söylencelerin, oyunların, ağıtların, yaşam öykülerinin kaydedilmesi amaçlanmıştır.
Sözlü tarih projesi, Rodos ve İstanköy Türklerinin yakın tarihinde ve günümüzdeki sorunların Türkiye,Dünya ancak özellikle Yunan Kamoyuna aktarılmasına olanak sağlayacaktır. Bu anlamda Türk-Yunan İlişkilerinde kalıcı dostluğun inşasında kimi önermelere de yer verilmiştir. Dile getirilen görüşlerin dostluğa bir çağrı olarak algılanacağına emin bulunmaktayız.
Projenin gerçekleştirilmesinde,anket sorularına cevap veren Rodos ve İstanköylü Türklere teşekkür ediyoruz.
Saygılarımızla.
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı
Proje Yürütücüsü
15 Ocak 2015
ÖZ
Çalışma , Rodos ve İstanköy Türklerinin yakın tarihinde ve günümüzdeki sorunların Türkiye ve Dünya kamu oyuna aktarılmasına olanak sağlayacaktır. Böylelikle özellikle adalarda yaşamakta olan Türklerin kültürel kimliklerin korunması ve geliştirilmesinde uygulanması gereken yol ve yöntemlerin neler olabileceği konusundaki yaklaşımların gün ışığına çıkarılması,çalışmanın ana amacı olmuştur.
Çalışmanın materyalini,Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Türkler ile Türkiye’ye göç etmiş Türklerle sırasıyla, İzmir,İstanbul,Marmaris,Bodrum,Fethiye,Antalya,İstanköy ve Rodos ‘da olmak üzere toplam 137 kişi ile “Yüz-yüze Anket Yapma Yöntemi”ne göre yapılan görüşmeler sonunda elde edilen yanıtlar oluşturmaktadır.
Çalışmada elde edilen bulgular göre; Türk kimliğini korumak için dil ve dinin birlikte ele alınması, nefret ve baskı ortamının Türk-Yunan ilişkileri bağlamında değiştiği, Yunanistan Devleti’nin Evkaf Dairesi’ne sürekli masraflar yaptırarak elindeki arazileri ve malları sattırarak güçsüzleştirildiği, uluslararası boyutta yeterli girişimler olmaz ise adalarda kalan Onikiada Türklerinin kısa zaman içinde asimile olacağı olacağı belirtilmektedir.
Adalar Türkleri, Rodos, İstanköy ve Onikiadalardaki kültürel eserlerin korunmasına, bakım ve onarımına Yunan hükümetlerinin özen göstermesini, Türk kimliklerinin kabul edilmesini ve kültürel kimlikleriyle örgütlenmelerini engelleyen baskılara son verilmesini, Türk çocuklarına en azından ilköğretim düzeyinde Türkçe öğrenme hakkı, bir başka deyişle anadil eğitimi hakkının sağlanmasını talep etmektedirler.
Anahtar Sözcükler: Rodos,İstanköy,Dil ve Din Özgürlüğü,Asimilasyon,Baskı Ve Nefret Ortamı