BASINDAN YANSIMALAR

Yunanistan Türklerin vakıf arazisine göz dikti.

 İstanköy adasında yaşayan Müslüman Türkler, adadaki tayinli vakıf idare heyetinin bir arsayı satma girişimine tepki gösterdi.

İstanköy (Kos) adasındaki Türk vakıflarına bağlı 34 dönümlük bir arazinin tayinli vakıf idare heyeti tarafından satışının kararlaştırılması üzerine adada yaşayan Türklerin derneklerinden tepki geldi.

İstanköy Müslümanları Eğitim ve Kültür Derneği tarafından 9 Ocak 2019 tarihli açıklamada, sözkonusu vakıf malının satılması için alınan karara tepki gösterildi. Dernek başkanı Kadri Memiş imzasıyla yayınlanan açıklamada, İstanköy’de yaşayan tüm Müslüman toplumun bu karara tepki gösterdiği ve karşı olduğu vurgulandı. Görevdeki vakıf idare heyetinin seçilmiş değil, tayinli olduğu hatırlatılan dernek açıklamasında, vakıf idare heyetine gelir elde etmek için farklı yöntemler aramasını önerdi.

İstanköy Müslümanları Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Kadri Memiş, konuyla ilgili olarak Başbakan Aleksis Çipras’a mektup gönderdi. Dernek başkanı Memiş mektubunda adadaki vakıflara ait 34 dönümlük arazinin satışının yanısıra İstanköy’e hastane yapılması amacıyla 40 dönümlük bir başka vakıf malının da satılacağı bilgisini aldıklarını aktararak, bu satışlardan vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı. Adada çok sayıda hazine arazisi ve binası olduğunu dile getiren dernek başkanı Kadri Memiş, bu konuda başbakanın hassasiyet göstermesini beklediklerini ifade etti.

Konuyla ilgili olarak Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nden de yazılı açıklama yayınlandı. “İstanköy (Kos) adasında Türk-Müslüman Vakıf Malları haraç-mezat elden çıkarılıyor” başlığıyla yapılan açıklamada Yunanistan’da yaşayan Müslüman Türklerin vakıf mallarının nasıl ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir kez daha kamuoyunun dikkatine sunuldu.

Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı imzalı 9 Ocak 2019 tarihli basın açıklaması şöyle:

“Yunanistan’ın Rodos ve İstanköy Adalarında Türk-Müslümanlarına ait vakıflar vardır. Vakıflar, adaların yönetiminin İtalya’ya geçmesi üzerine, Evkaf’a ait malların başlangıçta bir komisyon tarafından idare edilmesi kararlaştırılmıştı. Adaların 1947 yılında Yunanistan’a geçmesi ile birlikte 517/1947 sayı ve tarihli bir yasa çıkartılmıştır.

Anılan yasada “Adalarda yürürlükte bulunan karar ve kararnameler, Yunan yasalarına aykırı olmamak koşulu ile gerekli kanunlar çıkarılıncaya kadar geçerlidir.” denmesine karşılık ilk olarak cemaat ve vakıf idaresini denetim altına almak amacı ile hükümet murahhası atanmıştır.

Yunanistan vakıf arazilerinden vergi alıyor

Yunanistan, Rodos’da olduğu üzere İstanköy’deki vakıflar yüzde 0,6 oranında emlak vergisine tabi tutmaktadır. Başka bir ifade ile İstanköy ve Rodos ‘da yaşayan Türklere ait vakıflardan, gayrımenkulleri olan ticari bir kuruluş ile aynı oranda emlak vergisi alınmaktadır. Buna karşılık Yunanistan’daki Ortodoks Hıristiyan Kilise Kurumları ve Kilise her türlü vergiden muaftır. Burada bir eşitliğin olmadığı gözlemlenmektedir. Bu haksız uygulama, adeta vakıf mallarının elden çıkartılmasına bahane oluşturma mekanizmasına dönüşmüştür.

İşlemler geçersiz sayılır

Diğer yandan, Yunanistan’daki Türk vakıfları, 1923 Lozan Barış Antlaşması öncesinde Osmanlı Devleti Hukuk Sistemi’ne uygun olarak kurulmuşlardır ve bugün de Osmanlı Hukuku, İslâm Hukuku ve ikili antlaşmalara uygun olarak yönetilmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda bilinen, ancak dile getirilmekten kaçınılan bir gerçek de, Evkaf Nizamnamesi’ne göre “Vakıf Malının alınamaz, satılamaz, mülk edinilemez ve miras olarak taksim edilemez” olmasıdır.

Anlaşmaya göre, Evkaf Nizamnamesi uyarınca şimdiye değin gerçekleştirilen satış ve bağış işlemlerinin tümü geçersizdir.

Evkaf İdaresi’nde, Cami, Okul, Medrese, Mezarlık ve Çeşme gibi inanç camiasına ve amme yararına hizmet veren taşınmazların Tapu Senetleri yoktur. Evkaf Nizamnamesi’ni düzenleyen hukukçular, vakıf malının satılmasını engellemek amacıyla anılan yapıtlar için Tapu Senedi vermemişlerdir. Bu nedenle “tapusu olmayan bir mal kanunen satılamaz” kararının geçerli olması gerekmektedir.

Öte yandan, vakıf mallarının korunmasının İstanköy ve Rodos’un Müslüman Türk ahalisinin din ve ibadet özgürlüğü ile bağlantılı bir mesele olduğu aşikardır. Bahsekonu din ve ibadet özgürlüğünün cemaat olarak kullanılabilmesi için sözkonusu malların korunması elzemdir. Bu itibarla, Yunan Yönetimleri tarafından atanmakta olan Yönetim Kurullarının sürdürdüğü tasfiye işlemlerinin aynı zamanda din ve ibadet özgürlüğünü kısıtlayan bir niteliği olduğunu düşünmekteyiz.

Özetle, AİHM ve Avrupa Birliği ölçütlerine göre, şimdiye kadar yapılan bu satışların tümü usulsüz ve geçersizdir.

Buna karşın, son yıllarda Türk-Müslüman Vakıflarına ait mallar Yunanistan tarafından haraç-mezat satılmaktadır.

Son aylarda İstanköy’de de Vakıf Mallarının elden çıkarılması ile ilgili iki konuya dikkatinize çekmek istiyoruz. Bunlar, İstanköy’de yapılması tasarlanan Hastane Binası için vakıfa ait arazinin elden çıkarılması ile Gurniati-SCHINARI mevkiindeki 34120 metre karelik yine vakıfa ait bir arazinin 31 Ocak 2019 tarihinde müzayede ile satılacağı konusudur.

Geçmişte de Rodos Vakfına bir çok taşınmaz mal bu şekilde elden çıkarılmıştı. Günümüzde neredeyse Rodos Vakfı’na ait taşınmaz mal kalmamış durumdadır.

Durumu, Dünya ve Türk kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz.”

 

 

“İstanköy’de vakfımızın malları haraç mezat satılıyor.”

Rodos, İstanköy ve Oniki Ada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı:- “İstanköy’de vakfımıza ait mallar usulsüz olarak elden çıkartılıyor. Yani ben haraç mezat satılıyor diyorum”- “Rodos ve İstanköy’deki Türk çocuklarımız

ANKARA (AA) – ECENUR ÇOLAK / FATİH HAFIZMEHMET – Rodos, İstanköy ve Oniki Ada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Yunanistan’a ait adalardaki Müslüman Türklerin vakıf mallarının usulsüz satışına ilişkin, “İstanköy’de vakfımıza ait mallar usulsüz olarak elden çıkartılıyor. Yani ben haraç mezat satılıyor diyorum.” dedi.

Kaymakçı, Müslüman Türklere ait vakıf mallarının usulsüz şekilde satılmasını AA muhabirine değerlendirdi.

Rodos ve İstanköy’de yaklaşık 9 bin Türk’ün bulunduğuna ve her iki adadaki Türklerin kültürel sorunlar yaşadığına işaret eden Kaymakçı, “Kültürel sorunların başında, ana dillerini öğrenme haklarından mahrumlar. Çünkü 1972 yılında çift dillilik esaslı okullarımız kapatıldı ve Türk öğretmenlerimiz emekli edildi. O tarihten bu yana Rodos ve İstanköy’deki Türk çocuklarımız ana dillerini öğrenemiyorlar. Çok hızlı bir asimilasyon başladı.” diye konuştu.

Kaymakçı, insanlığın en temel haklarından birinin ana dilin öğrenilmesi olduğunu vurguladı.

Adalardaki Türklerin vakıflarla ilgili sorunlar yaşadığına dikkati çeken Kaymakçı, şöyle devam etti:

“Rodos ve İstanköy’de Osmanlı’dan kalan vakıflarımız var. Bu vakıflarımıza ait camilerimiz, imarethanelerimiz, çeşmelerimiz, okullarımız var. Ancak Yunanistan hükümeti tarafından vakıfların mallarının elden çıkarılması için doğrudan ve dolaylı bir sürü olumsuz işlemler uygulanıyor. Son olarak geçtiğimiz yıllarda doğrudan Rodos İslam Vakfı’na ait olan Süleymaniye Medresesi ki çok önemli bir okuldur bu, bu okul Yunanistan’daki Ege Üniversitesi’ne devredildi. Oysa vakıflara ait.”

– “İstanköy’de vakfımıza ait mallar haraç mezat satılıyor”

Kaymakçı, Süleymaniye Medresesi’nin müze haline getirilmesini önerdiklerini aktararak, “Bugünlerde başka bir işlem var, özellikle İstanköy’de vakfımıza ait mallar usulsüz olarak elden çıkartılıyor. Yani ben haraç mezat satılıyor diyorum çünkü vakıflarla ilgili Birleşmiş Milletler’in (BM) kabul ettiği evrensel ilkeler var. Bu ilkeler bazında vakıf malları devredilemez, satılamaz ibaresi kesinlikle söz konusu. Ama Yunanistan bunu uygulamıyor.” ifadelerini kullandı.

Yunanistan Anayasası’na göre cemaat ve dinsel vakıflardan emlak vergisi alınmadığı bilgisini paylaşan Kaymakçı, ancak Yunanistan’ın İslam-Türk vakıflarına emlak vergisini uyguladığını söyledi.

Kaymakçı, yapılanların etik olmadığını vurgulayarak, “Dolayısıyla biz Türkiye’de örgütlenmiş Rodos ve İstanköy Türkleri olarak Yunanistan’dan şunu talep ediyoruz; bu vakıf malları satılamaz, devredilemez. İkincisi, diğer vakıflara yani dinsel vakıflara ne uygulanıyorsa, bizim vakıflara da aynı işlem uygulanmalıdır. Yani emlak vergisine tabi tutulmamalıdır.” ifadelerini kullandı.

– “Rodos’ta ve İstanköy’deki camilerimiz yıkılıyor”

Türkiye’nin ülkede bulunan Ortodoks vakıflarla ilgili düzenleme yaptığını ancak Yunanistan’ın karşılıklılık ilkesine uymadığını belirten Kaymakçı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim Rodos’ta ve İstanköy’deki camilerimiz yıkılıyor. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ‘Biz bunları yaparız’ dediği halde Yunanistan izin vermiyor. Biliyorsunuz TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı) Balkanlar’da Türklere ait vakıfları, Osmanlı vakıflarını düzeltiyor. Oradaki devletler bu konuda ilkesel olarak iş birliği yapıyorlar. Fakat Yunanistan TİKA’nın bu görevini Yunanistan’da yapmasına izin vermiyor. Dolayısıyla Yunanistan, camiler yıkılsın, imarethaneler yıkılsın, yani Türk ve Müslümanlara ait izler kalmasın istiyor. Bu çok önemli çünkü kültürel aidiyet biraz da mimari eserlerle bağlantılı. Örneğin şu anda İstanköy’de minareli hiçbir cami yok. Son depremle yıkılmış durumda.”

– “Yunanistan, anayasasını uygulamıyor”

Kaymakçı, Rodos’ta ibadete açık tek cami kaldığını, diğerlerinin kapatıldığını veya yıkılmak üzere olduğunu, mezar taşları ile türbelerin de yıkıldığını dile getirdi.

Yunanistan’ın yaptıklarının kendi anayasasına ve Avrupa Birliği (AB) yasalarına aykırı olduğunu kaydeden Kaymakçı, “Yunanistan Anayasası, diğer kültürel kimliklerin korunması ve geliştirilmesi konusunda Yunan devletine yükümlülükler sağlıyor. Ama maalesef bu uygulanmıyor.” dedi.

Kaymakçı, Rodos ve İstanköy’de Osmanlılara ait olağanüstü kalite ve sayıda cami, çeşme, imarethane ve kütüphane gibi eserlerin bulunduğunu ancak bu eserlerin zaman içinde tahrip ve yok olmasının istendiğinin altını çizdi.

Bu eserlerin aslında tarihin ortak malı olduğunu ve korunmaları gerektiğini anlatan Kaymakçı, “Oradaki insanların kültürel açıdan asimilasyona uğraması bir insanlığın, bir kültürün yok edilmesidir.” diye konuştu.

“Bazı çalışmalarının Yunanistan’ı rahatsız etmesi” nedeniyle ülkeye giriş yasağı bulunduğunu hatırlatan Kaymakçı, ancak bütün bunlara rağmen Türkiye ve Yunanistan arasında dostluk olmasını istediğini sözlerine ekledi.

AA muhabirinin ulaştığı resmi duyuruya göre, İstanköy Vakıf Malları İdaresince vakıf malı olan bir arazi, 31 Ocak’ta açık artırma yoluyla satılacak.

 

 

Yunanistan’da Müslüman Türklerin vakıf malları usulsüz satılıyor.

Yunanistan’da Müslüman Türklerin vakıf malları usulsüz satılıyor

Yunanistan İstanköy (Kos) adasında yaşayan binlerce Müslüman Türk Azınlığı’na ait Vakıf Malları Evkaf Nizamnamesi’ne göre “Vakıf Malının alınamaz, satılamaz, mülk edinilemez ve miras olarak taksim edilemez” olmasına rağmen usulsüz satılıyor, yok ediliyor.

Yunanistan’da bulunan İstanköy Müslümanları Eğitim ve Kültür Derneği, İstanköy adasında bulunan Türk vakıflarına bağlı 34 dönümlük bir arazinin tayinli vakıf idare heyeti tarafından satışının kararlaştırılmasına tepki gösterdi.

“VAKIF İDARE HEYETİ SEÇİLMİŞ DEĞİL TAYİNLİDİR”

İstanköy Müslümanları Eğitim ve Kültür Derneği tarafından 9 Ocak 2019 tarihli açıklamada, sözkonusu vakıf malının satılması için alınan karara tepki gösterildi. Dernek başkanı Kadri Memiş imzasıyla yayınlanan açıklamada, İstanköy’de yaşayan tüm Müslüman toplumun bu karara tepki gösterdiği ve karşı olduğu vurgulandı. Görevdeki vakıf idare heyetinin seçilmiş değil, tayinli olduğu hatırlatılan dernek açıklamasında, vakıf idare heyetine gelir elde etmek için farklı yöntemler aramasını önerdi.

BAŞBAKAN ÇİPRAS’A MEKTUP

Bu arada İstanköy Müslümanları Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Kadri Memiş, konuyla ilgili olarak Başbakan Aleksis Çipras’a da mektup gönderdi. Başkan Memiş mektubunda adadaki vakıflara ait 34 dönümlük arazinin satışının yanısıra İstanköy’e hastane yapılması amacıyla 40 dönümlük bir başka vakıf malının da satılacağı bilgisini aldıklarını aktararak, bu satışlardan vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizdi. İstanköy Adasında çok sayıda hazine arazisi ve binası olduğunu belirten Kadri Memiş, Çipras hükümeti döneminde tayin edilen Vakıf İdare Heyetinin ada Müslümanları tarafından kabul edilmeyen satışlar konusunda Başbakanın hassasiyet göstermesini beklediklerini ifade etti.

RODOS, İSTANKÖY VE ONİKİADA TÜRKLERİ KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ’NDEN AÇIKLAMA

Konuyla ilgili olarak Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nden de yazılı açıklama yayınlandı. “İstanköy (Kos) adasında Türk-Müslüman Vakıf Malları haraç-mezat elden çıkarılıyor” başlığıyla yapılan açıklamada Yunanistan’da yaşayan Müslüman Türklerin vakıf mallarının nasıl ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir kez daha kamuoyunun dikkatine sunuldu.

Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı imzalı 9 Ocak 2019 tarihli basın açıklaması şu şekildedir:

“Yunanistan’ın Rodos ve İstanköy Adalarında Türk-Müslümanlarına ait vakıflar vardır. Vakıflar, adaların yönetiminin İtalya’ya geçmesi üzerine, Evkaf’a ait malların başlangıçta bir komisyon tarafından idare edilmesi kararlaştırılmıştı. Adaların 1947 yılında Yunanistan’a geçmesi ile birlikte 517/1947 sayı ve tarihli bir yasa çıkartılmıştır.

Anılan yasada “Adalarda yürürlükte bulunan karar ve kararnameler, Yunan yasalarına aykırı olmamak koşulu ile gerekli kanunlar çıkarılıncaya kadar geçerlidir.” denmesine karşılık ilk olarak cemaat ve vakıf idaresini denetim altına almak amacı ile hükümet murahhası atanmıştır.

Yunanistan, Rodos’da olduğu üzere İstanköy’deki vakıflar yüzde 0,6 oranında emlak vergisine tabi tutmaktadır. Başka bir ifade ile İstanköy ve Rodos ‘da yaşayan Türklere ait vakıflardan, gayrımenkulleri olan ticari bir kuruluş ile aynı oranda emlak vergisi alınmaktadır. Buna karşılık Yunanistan’daki Ortodoks Hıristiyan Kilise Kurumları ve Kilise her türlü vergiden muaftır. Burada bir eşitliğin olmadığı gözlemlenmektedir. Bu haksız uygulama, adeta vakıf mallarının elden çıkartılmasına bahane oluşturma mekanizmasına dönüşmüştür.

Diğer yandan, Yunanistan’daki Türk vakıfları, 1923 Lozan Barış Antlaşması öncesinde Osmanlı Devleti Hukuk Sistemi’ne uygun olarak kurulmuşlardır ve bugün de Osmanlı Hukuku, İslâm Hukuku ve ikili antlaşmalara uygun olarak yönetilmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda bilinen, ancak dile getirilmekten kaçınılan bir gerçek de, Evkaf Nizamnamesi’ne göre “Vakıf Malının alınamaz, satılamaz, mülk edinilemez ve miras olarak taksim edilemez” olmasıdır.

Anlaşmaya göre, Evkaf Nizamnamesi uyarınca şimdiye değin gerçekleştirilen satış ve bağış işlemlerinin tümü geçersizdir.

Evkaf İdaresi’nde, Cami, Okul, Medrese, Mezarlık ve Çeşme gibi inanç camiasına ve amme yararına hizmet veren taşınmazların Tapu Senetleri yoktur. Evkaf Nizamnamesi’ni düzenleyen hukukçular, vakıf malının satılmasını engellemek amacıyla anılan yapıtlar için Tapu Senedi vermemişlerdir. Bu nedenle “tapusu olmayan bir mal kanunen satılamaz” kararının geçerli olması gerekmektedir.

Öte yandan, vakıf mallarının korunmasının İstanköy ve Rodos’un Müslüman Türk ahalisinin din ve ibadet özgürlüğü ile bağlantılı bir mesele olduğu aşikardır. Bahsekonu din ve ibadet özgürlüğünün cemaat olarak kullanılabilmesi için sözkonusu malların korunması elzemdir. Bu itibarla, Yunan Yönetimleri tarafından atanmakta olan Yönetim Kurullarının sürdürdüğü tasfiye işlemlerinin aynı zamanda din ve ibadet özgürlüğünü kısıtlayan bir niteliği olduğunu düşünmekteyiz.

Özetle, AİHM ve Avrupa Birliği ölçütlerine göre, şimdiye kadar yapılan bu satışların tümü usulsüz ve geçersizdir.

Buna karşın, son yıllarda Türk-Müslüman Vakıflarına ait mallar Yunanistan tarafından haraç-mezat satılmaktadır.

Son aylarda İstanköy’de de Vakıf Mallarının elden çıkarılması ile ilgili iki konuya dikkatinize çekmek istiyoruz. Bunlar, İstanköy’de yapılması tasarlanan Hastane Binası için vakıfa ait arazinin elden çıkarılması ile Gurniati-SCHINARI mevkiindeki 34120 metre karelik yine vakıfa ait bir arazinin 31 Ocak 2019 tarihinde müzayede ile satılacağı konusudur.

Geçmişte de Rodos Vakfına bir çok taşınmaz mal bu şekilde elden çıkarılmıştı. Günümüzde neredeyse Rodos Vakfı’na ait taşınmaz mal kalmamış durumdadır.

Durumu, Dünya ve Türk kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz.”

BATI TRAKYA’DA DA BENZER HAKSIZLIKLAR

Lozan Antlaşması ile Batı Trakya’da azınlık statüsüyle bırakıldığı günden bu yana Batı Trakya Türkleri de aynı haksızlıklara maruz kalmaya devam etmektedirler.

Yunanistan, Osmanlı’dan kalan tarihi yapıları yok ettiği gibi, Batı Trakya’daki Müslüman Türk Azınlığın vakıf mallarını farklı tertiplerle sistematik olarak ellerinden almaktadır.

Yunanistan’da 1967’de yönetime el koyan cunta döneminden beri Müslümanların vakıf mallarını idare eden Vakıf İdare Heyetleri hükümetler tarafından tayin ediliyor. Oysa başta Lozan olmak üzere uluslararası anlaşmalara ve hukuka göre söz konusu idare heyetleri ilgili azınlık tarafından seçilmelidir.

Yunanistan’daki hükümetler tarafından antidemokratik ve hukuka aykırı olarak dayatılarak tayin edilen heyetlerce idare edilen vakıfların 1923’ten beri akıbetinin ne olduğu tam olarak bilinemiyor. Mülklerin kontrolü devletin elinde olduğu için hangi mülklerin nasıl elden çıkarıldığı ve günümüzde ne kadar kaldığı tam olarak bilinmiyor. Kesin olarak bilinen, Yunan idaresinin farklı zamanlarda keyfi müdahalelerle vakıflara el koyduğur. Çok sayıda vakıf arazisinin aykrı bir biçimde istimlak edilerek üzerlerine üniversite, hastane, yol, park vb. yapılmıştır.

Yunanistan’da geçmişte olduğu gibi günümüzde de çok sayıda vakıf mülkü değişik bahanelerle elden çıkarılmaktadır. İstanköy’deki durum, bunun en bariz kanıtıdır

 

aydınlık gazetesi logo ile ilgili görsel sonucu

 

İstanköy’deki Türk vakıf malları Yunanlılara peşkeş çekiliyor

‘Türk vakıflarına ait arazileri satışa çıkaran Yunan Hükümeti, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile Birleşmiş Milletler Azınlık Haklarına Dair Bildiriyi ve uluslararası hukuku açık bir şekilde ihlal etmektedir.’

İstanköy ’deki Türk vakıflarına ait araziler, Yunan Hükümeti tarafından satışa çıkartıldı. Gerekçe olarak da, Lozan Anlaşması’ndan sonra adanın İtalya’dan Yunanistan’a geçmesi gösterildi. Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri E. Alb. Ümit Yalım, bu iddianın doğru olmadığını ve satışın uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyledi.                                                                                                                                                                               Yalım, Aydınlık’a şu açıklamayı yaptı:

“Mülkiyet hakkı, uluslararası beyanname ve sözleşmelerle garanti altına alınmış bir haktır. 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul ve ilan edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 17. maddesinde; ‘Herkes kendi başına veya başkalarıyla birlikte mülkiyet edinme hakkına sahiptir. Hiç kimse mülkiyetinden keyfi olarak mahrum bırakılamaz’ ifadesi yer almaktadır. 20 Aralık 1993 tarihli Birleşmiş Milletler Ulusal veya Etnik, Dinsel veya Dilsel Azınlıklara Mensup olan Kişilerin Haklarına Dair Bildirinin 2. maddesine göre de; ‘Azınlıklara mensup olan kişiler kültürel, dinsel, sosyal, ekonomik ve kamusal yaşama etkili bir biçimde katılma hakkına sahiptir.’ Türk vakıflarına ait arazileri satışa çıkaran Yunan Hükümeti, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile Birleşmiş Milletler Azınlık Haklarına Dair Bildiriyi ve uluslararası hukuku açık bir şekilde ihlal etmektedir.”

RESMEN İPTAL BAŞVURUSU YAPILDI

Rodos, İstanköy ve Onikiadalardan göç edip Türkiye’ye yerleşen vatandaşların kurduğu “Rodos, İstanköy ve Onikiadalar Derneği” Başkanı E. Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, 15 Ocak 2019 tarihli dilekçeyle İstanköy Vakıf Malları Yönetim Kurulu Başkanlığına başvurarak, “Müzayede ile yapılacak olan bu satışın iptal edilmesi gerektiğini” belirtti. “Atalarımızdan bize vakıflar yolu ile kalan mirasın korunması sizin de sorumluluğunuzdadır” ifadesinin yer aldığı dilekçede, vakıflar sorunuyla ilgili olarak şöyle denildi:

“Konu İstanköy özelinde incelendiğinde, adaların yönetiminin İtalya’ya geçmesi üzerine, Evkaf’a ait malların başlangıçta bir komisyon tarafından idare edilmesi kararlaştırılmıştı. Adaların 1947 yılında Yunanistan’a geçmesi ile birlikte 517/1947 sayı ve tarihli bir yasa çıkartılmıştır. Anılan yasada ‘Adalarda yürürlükte bulunan karar ve kararnameler, Yunan yasalarına aykırı olmamak koşulu ile gerekli kanunlar çıkarılıncaya kadar geçerlidir’ denmesine karşılık, ilk olarak cemaat ve vakıf idaresini denetim altına almak amacı ile hükümet murahhası atanmıştır.”

VAKIF MALI ALINAMAZ SATILAMAZ

Dilekçede, İstanköy ve Rodos’da yaşayan Türklere ait vakıflardan, gayrimenkulleri olan ticari bir kuruluş ile aynı oranda emlak vergisi alındığına dikkat çekilerek, Lozan Anlaşması hatırlatıldı: “Bilindiği üzere Yunanistan’daki Türk vakıfları, 1923 Lozan Barış Antlaşması öncesinde Osmanlı devleti hukuk sistemine uygun olarak kurulmuşlardır ve bugün de Osmanlı hukuku, İslâm hukuku ve ikili antlaşmalara uygun olarak yönetilmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda bilinen, ancak dile getirilmekten kaçınılan bir gerçek de Evkaf Nizamnamesine göre ‘Vakıf Malının alınamaz, satılamaz, mülk edinilemez ve miras olarak taksim edilemez’ olmasıdır.

Anlaşmaya göre, Evkaf Nizamnamesi uyarınca şimdiye değin gerçekleştirilen satış ve bağış işlemlerinin tümü geçersizdir. Evkaf İdaresinde, cami, okul, medrese, mezarlık ve çeşme gibi inanç camiasına ve amme yararına hizmet veren taşınmazların tapu senetleri yoktur. Evkaf Nizamnamesini düzenleyen hukukçular, vakıf malının satılmasını engellemek amacıyla anılan yapıtlar için ‘tapu senedi’ vermemişlerdir. Bu nedenle ‘tapusu olmayan bir mal kanunen satılamaz’ kararının geçerli olması gerekmektedir. AİHM ve Avrupa Birliği ölçütlerine göre, şimdiye kadar yapılan bu satışların tümü usulsüz ve geçersizdir.”

RODOS VAKFI MALLARI NEREDE

Dilekçenin sonunda Rodos tecrübesi hatırlatıldı: “Son aylarda İstanköy’de de vakıf mallarının elden çıkarılması ile ilgili iki konuya dikkatinize çekmek istiyoruz. Bunlar, İstanköy’de yapılması tasarlanan hastane binası için vakıfa ait arazinin elden çıkarılması ile Gurniati-Schınarı mevkiindeki 34 bin 120 metre karelik yine vakfa ait bir arazinin 31 Ocak 2019 tarihinde müzayede ile satılacağı konusudur. Geçmişte de Rodos Vakfına ait birçok taşınmaz mal bu şekilde elden çıkarılmıştı. Günümüzde neredeyse Rodos Vakfına ait taşınmaz mal kalmamış durumdadır.”

İstanköy (Kos): Bodrum Yarımadası’nın karşısında, Anadolu’dan 8 mil uzakta yer alan bir Ege adasıdır. Yunanistan’ın 12 Adalar Vilayeti’ne bağlıdır.

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir