ROİSDER Başkanı Prof.Dr. Mustafa Kaymakçı
TTK Başkanı Prof.Dr. Birol Çetin
Sayın Muğla Valisi Orhan Tavlı,
Sayın Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Turhan Kaçar,
Sayın Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof.Dr.Birol Çetin,
Öğretim Elemanları,Öğrenciler,Rodos ve İstanköy Türkü Soydaşlarımız,Konuklarımız
Derneğimizin Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ev sahipliğinde Türk Tarih Kurumu ile ortaklaşa olarak 22-23 Aralık 2022 tarihlerinde düzenlediği “RODOS ve ONİKİADA’DA TÜRK VARLIĞININ 500. YILI SEMPOZYUMU,”na hoş geldiniz, sizleri saygı ile selamlıyorum.
Değerli Konuklar,
Sözlerime başlarken öncelikle Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof.Dr.Birol Çetin’e teşekkür etmek istiyoruz.Nedeni şu; 15-16 Kasım 2021 tarihinde İzmir’de TTK “Mora Katliamı ve Anadolu’da Yunan Mezalimi Sempozyumu” düzenlemişti. Bu sempozyum sırasında “Rodos ve Onikiada’da Türk Varlığının 500. Yılı Sempozyumu”nu birlikte düzenleme önerisinde bulunmuştum. Kendisi bu önerimizi memnuniyet ile kabul etmişti.
Sempozyumuzu iki önemli nedenden dolayı Muğla ilinde düzenlediğimizi belirtmek isterim. Birincisi; Kanuni tarafından Rodos’u fethinin Muğla üzerinden olmasıdır. İkincisi de adalı Türkler açısında Muğla ilinin özel bir önemi olmasıdır.Çünkü anavatan Türkiye geldiklerinde ilk sığındıkları yerler Muğla ilinin Marmaris,Fethiye,Bodrum gibi ilçeleri olmuştur. Geçmişimizin bir parçası bu ilçelerdedir.
Değerli Konuklar
Türk-Yunan ilişkilerinde en önemli sorunlardan biri, Yunanistan’da yaşamakta olan Türk azınlığının durumudur. Yunanistan’ın Türk azınlığına karşı takındığı tutum, her iki ülkenin ilişkilerini doğrudan etkilemektedir.
Bilindiği üzere, Yunanistan’da Batı Trakya yanında günümüzde Rodos ve İstanköy yaşayan ve sayıları 9000 dolayında bir Türk nüfus da bulunmaktadır.
Yunanistan’da bütününde olduğu üzere Rodos, İstanköy ve Onikiadalarda Türk kelimesi yasaklanmıştır. Resmi Yunan politikasına göre “Türk” azınlıktan “Müslüman” diye söz edilmektedir.
Adalı Türklerin; Vatandaşlık,Türkçe Öğrenme Hakkı, Dini İbadet,Nefret ve Baskı Ortamı, Vakıflar ve Osmanlı Türklerinden Kalan Kültürel Mirasın Korunması gibi sorunları vardır.
Rodos ve İstanköy Türklerinin karşılaştığı sorunların başında da kültürel asimilasyon gelmektedir.Ancak asimilasyon günümüzde bir kültürel soykırıma dönüşmüş bulunmaktadır Kültürel soykırımı gerçekleştirmek için çeşitli yöntemler uygulamaya konulmuştur. Bunların en önemlisi kültür ve eğitim politikalarıdır.
Rodos ve İstanköy’de iki dillilik temelinde Türkçe öğrenim veren okullar 1972 yılından itibaren kapatılmıştır. Türk okullarının kapatılması, adalar Türklüğünü kültürel kimliğini korumada zor durumda bırakmıştır.
Günümüzde, Yunanistan Devlet okullarına gidebilmekte olan Rodos ve İstanköylü Türkler, din derslerinden muaf tutulmalarına karşın, dini eğitim haklarını da kullanamamaktadırlar. Bununla birlikte ortaya çıkan ikilem şudur: “Müslüman Yunan” olarak tanımlanan Rodos ve İstanköy Türklerinin Müslümanlıklarını da öğrenmeleri yasaktır.
Değerli Konuklar,
Rodos ve İstanköy Türklerinin kültürel kimliklerinin korunması konusunda hak aramaları günümüz Yunanistan’ında mümkün değildir. Korku kol gezmektedir. Türklerin, “Türk” olduklarını söylemekten bile kaçındıkları bilinmektedir.
Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’ne göç ederek burada yurt ve nitelikli öğrenimle iş edinen Adalı Türklerin kurmuş oldukları “Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nin birinci amacı, adalardaki akraba ve soydaşlarının kültürel kimliğinin korunması konusu olmuştur.
Derneğimiz, özellikle Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı, Avrupa Konseyi ve Avrupa Halkları Federal Birliği gibi uluslararası örgütlerde farkındalığın oluşturulması için çalışmalar yapmaktadır.
Derneğimiz, yapmakta olan çalışmalarında Türk ve Yunan Halkları arasında dostluk ve işbirliğinin geliştirilmesine özen göstermektedir. Ancak bu içten istek, bir sivil toplum örgütü olarak Rodos ve İstanköy Türklüğünün sorunlarını dile getirme konusunda çalışmalarımızın karşıtı değildir.
Derneğimizin bütün üyeleri gibi,Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluğun sağlam temellere oturtulmasının, öncelikle ilişkilerde sorun olan konuların dile getirilmesi ve konuşulmasından geçtiğine inanıyorum.
Sayın Konuklar,
Aslında adalarda yaşamakta olan Türklerin kültürel kimlikleri ile yaşamaları bir insanlık sorunudur. Hiçbir kültürel kimliğin yok edilmesi ya da görmezlikten gelinmesi doğru bir yaklaşım değildir. Bu bağlamda Batı Trakya’da olduğu üzere Rodos ve İstanköy’de Türk kültürel kimliğinin korunması ve geliştirilmesi konusunun, bir Avrupa Birliği ülkesi olan Yunanistan’ın önde gelen görevlerinden birisi olması gerektiği açıktır.
Soydaşlarımızın Ege Denizi’nden Yükselen Sessiz Çığlığına bütün uygar ülkeler cevap vermelidir. Devletimizin, gerek Avrupa Konseyi gibi uluslararası platformlarda, gerekse Türk-Yunan İlişkilerinde yoğun olarak bu konunun gündeme getirmesini memnuniyet ile karşılıyoruz.
Ancak en önemli görev Türkiye topraklarında yaşayan bizlere düşmektedir.
Türkiye’den turistik amaçla Rodos ve İstanköy’e giden yurttaşlarımızdan Orada yaşamakta olan soydaşlarımızı dikkate almalarını, esnaf olanlardan alışveriş yapmalarını, Osmanlılardan kalan ve vandalca harabeye dönüştürülen kültürel mimari eserleri ziyaret etmelerini ve gördüklerini dilekçe ve yazılar ile özelikle Yunan ilgililerine aktarmalarını istiyorum.
Değerli Konuklar,
Rodos ve İstanköy Türklerine sahip çıkmanın Türkiye’ye sahip çıkmakla eşdeğer olduğuna inanıyoruz.Çünkü Rodos ve İstanköy Türkleri, Türkiye’ye coğrafi bakımından en yakın Türk topluluğudur.
Bildiğiniz üzere Marmaris-Rodos arası 18 Km,
Bodrum(Turgutreis)-İstanköy arası 14 Km’dir.
Türkiye akademisinin daha yüksek düzeyde Rodos ve İstanköy Türkleri ile ilgili araştırmalara yönelmelerini bekliyoruz. Bu bağlamda, şimdiye değin İstanköy Türkleri ilgili çalışmaları özveriyle yapan Ege,İstanbul,Ankara,Adnan Menderes,Celal Bayar,Pamukkale ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitelerindeki akademisyenlere huzurlarında teşekkür ediyorum.
Değerli Konuklar,
RODOS ve ONİKİADA’DA TÜRK VARLIĞININ 500. YILI SEMPOZYUMU” unda sunulacak bildirilerde adalardaki Türk varlığının geçmişten günümüze sosyal,ekonomik ve kültürel durumu, uluslararası İlişkiler Ve Hukuk Bağlamında bir bütünsellik içinde ele alınacaktır.
Bildirileriyle emek verenlere ve oturum başkanlarına dernek olarak teşekkür ediyorum.
Sempozyumu birlikte düzenleme önerimizi kabul ettiği için yeniden Türk Tarih Kurumu başkanı Sayın Prof.Dr.Birol Çetin’e teşekkür ediyorum.
Sempozyumda ev sahipliği yapma alicenaplığını gösteren Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Turhan Kaçar’a dernek olarak minnetlerimizi sunuyorum.
Sempozyumumuza emek veren, katılımlarıyla bizi onurlandıran bütün konuklarımıza teşekkür ediyorum.
Ve bu sempozyumuzun verdiği ivmeyle Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Türk soydaşlarımızın başta kültürel hakları olan anadille eğitim-öğrenme hakkının sağlanması konusunda, Yunanistan Devleti’nin uluslararası antlaşmalara uyum göstermesini derneğimiz adına diliyorum.
Saygılarımla