Değerli Rodos ve İstanköy Türkü Soydaşlarımız,
Rodos ve İstanköy doğumlu çok sayıda soydaşlarımız, gerek Osmanlı Dönemi’nde,gerekse Cumhuriyetimizin kuruluşu ile birlikte,Türk Kültürünün korunması yanında anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’nin inşası sürecinde devlet insanı olarak önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Onikiada doğumlu devlet ve kültür insanlarımıza sahip çıkmak ve anmak ,biz adalılar açısından gurur kaynağı olduğu kadar Cumhuriyetimize de katkıda bulunduğumuz bir göstergesidir.
Bu soydaşlarımızı unutmamak,ulusal ve uluslararası düzeyde farkındalık yaratmak için çalışmalar yapmak gereği vardır.
Bu çalışmalarımız, günümüzde Rodos ve İstanköy adalarında yaşamakta olan soydaşlarımızın kültürel kimliğinin korunması açısından yaşamsal öneme sahiptir.Çünkü Rodos ve İstanköy Türklerinin Türkiye’ye sahip çıkan çalışmaları gösterdiğimiz zaman ,bizlerin sorunlarını yeterince bilmeyen yurttaşlarımız da bize sahip çıkacaklardır.
Bu nedenlerle bundan böyle her ay Rodos ve İstanköy Türklerinden iz bırakan kültür ve devlet insanlarımız anacak ve anımsatacağız.
Değerli Rodos ve İstanköy Türkü Soydaşlarımız,
Mart ayı da Rodos ve İstanköy Türkleri için anma yönünden önemli bir ay’dır. 1 Mart Rodos Roğumlu Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey’in doğum günü, 5 Mart Rodos doğumlu , Atatürk’ün ünlü Maarif Vekili Reşit Galip(Baydur)’in vefat günü ve 9 Mart da İstanköy doğumlu ,Atatürk’ün 11 yıl süre ile Dahiliye (İçişleri) Vekilliğini yapan Şükrü Kaya’nın doğum günüdür.
Sonsuzluğa göç eden büyüklerimizi saygı ve özlemle anıyoruz.Anıları yolumuza aydınlatsın.Işıklar içinde uyusunlar.
Rodos,İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği
Not:Derneğimize bu büyüklerimizi anımsatan İstanbul Şubesi Kurucu Başkanı Rafet Faralyalı’ya teşekkür ediyoruz.
———————————————————–
BOĞAZLIYAN KAYMAKAMI MEHMED KEMAL BEY
Osmanlı Dönemi Devlet Adamı, Kaymakam
Mehmed Kemal, 1884’da Rodos’ta doğdu.
Birinci Paylaşım Savaşı ‘nda Boğazlıyan Kaymakamı idi.
Emperyal güçlerin ve de Rus hükûmeti ile ilişkili bir kısım Ermeni’den kurulu çetelerin Türk nüfusa karşı saldırı ve katliamlar yapmaları üzerine iktidardaki İttihat ve Terakki Fırkası’nı uyguladığı tehcir sırasında Boğazlıyan Kaymakamı olarak görevlendirildi. İlçede bulunan tüm Ermenilerin Suriye’ye sevk edilmesini gerçekleştirdi.
Ancak, Osmanlı Devleti’nin savaşta yenilmesi ile İttihat ve Terakki Fırkası’nın dağılmasından sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası iktidara geldi ve işgalci devletlerin baskısıyla Ermeni Tehciri’nde meydana gelen olaylardan sorumlu günah keçileri arandı.
Bu kapsamda Kaymakam Kemal Bey de tehcir sırasında Ermeni ahalinin ölümünden sorumlu tutularak yargılandı. Kurulan Âliye Divan-ı Harb-i Örfi’de; “kış gününde vatandaşları can ve mal kaybına uğrattığı, ayaklarına süngüler bağlayarak ölüme terk ettiği” iddialarıyla suçlandı. Kemal Bey ise, “Ben aldığım emri yerine getirdim. Sürgün edilenlere insanî şekilde davrandım. Süngü bağlamadım. Vicdan azabı duymuyorum. Kimsenin ölümü için emir vermedim.” diyerek suçlama-lara karşı çıktı. Yargılama sonucunda, mahkeme idamına karar verdi.
Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin verdiği fetva ile infaz, 10 Nisan 1919’da İstanbul Beyazıt Meydanı’nda gerçekleştirildi.
İdamdan sonra TBMM,14 Ekim 1922’de Kemal Bey’i, Urfa mutasarrıfı Nusret Beyi ve Diyarbakır Valisi Reşit Bey’i “Şehid-i Millî “ ilân etti. Mustafa Kemal Atatürk’ün yönlendirmesiyle TBMM’de çıkarılan bir yasa ile çocuklarına taşınmaz mallar verildi ve maaş bağlandı.
BAYDUR, REŞİT GALİP
Siyaset Adamı, Eğitimci
Reşit Galip Baydur, 1892 Rodos doğumludur. 1934 yılında öldü.
İlk ve orta öğrenimini Rodos’ta yaptı ve liseyi İzmir’de okudu. 1911 de İstanbul Tıp Mektebine girdi.Tıp eğitiminin henüz ikinci yılında sırasıyla Balkan Savaşı’na katıldı, Birinci Paylaşım Savaşı’nda da Kafkas Cephesi’nde bulundu. Sağlık sorunları nedeniyle 1917 yılında cepheden İstanbul’a dönerek tıp eğitimini tamamladı.
Tıbbıye’yi bitirdikten sonra askeri hekim olarak 4. Ordu emrine girdi. Bir yıl sürdürdüğü bu görevinden sonra İstanbul’a döndü, Tıbbıye’de akademik çalışmaya başladı, diğer taraftan da Haydarpaşa’daki Darüleytam (Bakıma Muhtaç Çocuk Hastanesi) doktorluğunu sürdürdü.
Mesleki çalışmalarının dışında İttihat ve Terakki Dönemi’nde Türk Ocağı’nda aktif üye olarak da etkinlik gösterdi.
Reşit Galip, vatanın kurtuluşunu köylerden başlatılması gerektiğine inandı ve bu inancını değişik ortamlarda savundu. Bu fikir ve inancının etkileri ileriki yıllarda Köy Enstitüleri’nin fikir tohumlarını ortaya sürmesinde de görülecektir.
Reşit Galip, Kurtuluş Savaşı’nda Kuvay-ı Milliye’ye katıldı ve Antep Sağlık Müdürlüğü’nde de görevini sürdürdü.
1 Ocak 1923 de resmi görevinden ayrılıp Mersin’e yerleşti ve serbest hekimlik yaptı. Burada Mersin Türk Ocağı Başkanlığı, Mersin Ticaret Lisesi’nde sağlık dersleri öğretmenliği ve Mersin Gazetesi başyazarlığı görevlerini de sürdürmüştür.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın 17 Mart 1923’de Mersin gezisi sırasında Mersinliler adına karşı-lama konuşmasını Dr. Reşit Galip Bey yapmıştı. Dr. Reşit Galip’in konuşmasında kısaca şunları söylemişti:
“Muhterem Gazi, sen yalnızca bu milletin bir kahramanı değilsin, Senin birinci büyüklüğün, bu milletin bir ferdi olmakla iktifa ve iftihar etmekliğindir.”
Reşit Galip’i bu vesile ile tanıyan Gazi Mustafa Kemal Paşa,kendisine milletvekilliği önerisinde bulundu.
10 Ocak 1925’te TBMM’ne seçilen Reşit Galip, II.,III. ve IV. Dönemlerde de de Aydın Milletvekili olarak görev yaptı.
1926 Haziran’ında İzmir’de Gazi Mustafa Kemal aleyhine girişilen suikast ile ilgili kurulan Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargıçlık görevinde de bulunmuştu. İstiklal Mahkemesi üyeliği iki yıl sür-müştür.
Atatürk devrimlerine, Cumhuriyet ilkelerine sıkı sıkıya bağlı bir kişi idi. Çankaya Sofralarında Atatürk’le tartışmaya girebilecek kadar halkçı, devrimci , cumhuriyetçi ve millici cesur bir kişiliğe sahipti.
1932 yılında Atatürk’ün isteği ile Maarif Vekilliği(Milli Eğitim Bakanlığı)’ne getirildiğinde, daha önceki Maarif Vekillerinden Mustafa Necati’nin başlattığı eğitim reformunu sürdürdü ve ”Millet ve Okuma Okulları”nı yaygınlaştırdı.
Reşit Galip,1933 yılında Atatürk’ün yönlendirmesiyle Üniversite Reformu’nu gerçekleştirdi ve Hitler Rejiminden kaçmakta olan bilim adamları ve sanatkarların Türkiye’ye gelmelerini yine Atatürk’ün de desteği ile sağlamıştı.
Köy Enstitüsü fikrini ortaya atan da O’dur. Okullarda okutulan “Türküm Doğruyum Andı” da O’nun eseridir.
KAYA, MEHMET ŞÜKRÜ
Siyaset Adamı, Yazar
Mehmet Şükrü Kaya, 1883 İstanköy doğumludur. 10 Ocak 1959’da İstanbul’da ölmüştür.
İlkokul eğitimini İstanköy’de aldı. Ortaokulu Midilli İdadisi’nde okudu, orta eğitimini İstanbul’da Galatasaray Sultanisi’nde tamamladı.İstanbul Darulfunünu Hukuk Mektebi’nden mezun olduktan sonra,1908 de kurulan 2. Meşrutiyet yönetimince başarılı öğrencilerle birlikte yurt dışına, Fransa’ya gönderildi. Paris Sorbon Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde eğitimini tamamlarak buradan da mezun oldu.
İstanbul’a dönüşünde Hariciye Vekaleti Ticaret İşleri Şubesinde 4. sınıf katibi olarak görev aldı. Daha sonra İttihat Terakki Hükümeti sırasında Dahiliye Vekili Talat Paşanın isteği ile 1913 – 1918 yılları arasında Dahiliye Vekaleti’nde görev aldı. Bir süre de Mülkiye Müfettişliği yaptı. Bu yıllarda bilhassa Bulgaristan ve Yunanistan ile sürdürülen mübadele görüşmelerinde komisyonlarda bulundu ve Türk göçmenlerin yerleştirilmesinde önderlik yaptı.
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nden sonra İzmir Müdafaai Hukuk ve Osmaniye Cemiyeti’ne girdi, Cemiyet’in özellikle dış işleri ile ilgili ilişkilerinde ve Cemiyet 2. Başkanı olarak görev yaptı.
Şubat 1919 da Ermeni Tehcir olayına göz yummak suçlaması ile tutuklanıp İstanbul’daki Bekir Ağa bölüğü zindanına konuldu.
2 Haziran 1919 da ikinci grup Malta Sürgünleri içinde Malta’da Salvator Kalesi’nde hapsedildi. Otuz ay süren Malta sürgünlüğünden 5 Eylül 1921 de kurtuldu.
Malta’dan kaçış sonrası Anadolu’da Ulusal Kurtuluş Harekatı’na katıldı. Birinci dönem Lozan Müzakerelerine Türk Murahhas heyeti içinde görev aldı.
1922 seçimleri sonrası İzmir Belediye Başkanlığı’na seçildi. Kurtuluş Savaşı sonunda, Anadolu’yu terk eden Yunan,Rum ve Ermeni’lerin eylemleri ile çıkarılan Büyük İzmir yangını ile harabeye dönüştürülen İzmir’in yeniden imarı için büyük çaba gösterdi.
16 Temmuz 1923 de TBMM’e mebus olarak seçilince,İzmir Belediye Başkanlığı’ndan ayrıldı. II.,III.,IV.,V. Çalışma Dönemi’nde Muğla Mebusu olarak TBMM de bulundu.
Sırasıyla;1924 yılında İsmet İnönü Hükümeti’nde Tarım Vekili,Fethi Okyar Hükümeti’nde Hariciye Vekili ve 1927 yılından 1938 yılı sonuna kadar Mustafa Kemal Atatürk’ün Dahiliye Vekili (İç İşleri Bakanı) olarak görev yaptı.
Cumhuriyet tarihinde 4028 gün ile en uzun sürede İçişleri Bakanlığı yapan siyasetçi oldu.
Mustafa Kemal Atatürk’ün yakın çalışma arkadaşlarından biri olmuş devlet ve siyaset adamıdır.
Toprak Reformu yasa tasarıları hazırladı. Ekonomik ve siyasal bağımsızlığın gereği olarak Devlet-çiliği benimsedi. Laikliğin kurumsallaşması için; ağa, hacı, hafız, efendi, bey, paşa gibi unvanların kaldırılmasına, kimi giysilerin giyilmeyeceğine ve ulusal bayramlar ile tatillerin kabulüne dair yasaların çıkarılmasına öncülük etti.
11 Kasım 1938 de kurulan Celal Bayar Hükümeti’nde Şükrü Kaya’ya yer verilmemesini İsmet İnönü’nün istediği bildirilmektedir.Bunun nedeninin de Atatürk’ün ölümünden sonra Cumhurbaşkanlığı seçiminde İsmet İnönü’nün adaylığına, Tevfik Rüştü Aras ve diğer kimi arkadaşları ile birlikte karşı çıkmış olması gösterilmektedir.
Şükrü Kaya,bir çok edebi eseri de Türkçe’ye çevirmiştir. Bunlar arasında Daniel Defoe’dan “Robinson Crusoe ,1923”, Henri Béraud’dan “Şişko,1924”, Charles Rist ve Charles Gide’den “Günümüze Kadar İktisadi Mezhepler Tarihi, 1927”, Bukley’den “Eski Yunan Masalları” ve Albert Mathiez’den “Fransız İhtilali, 1950” adlı eserleri sayılabilir.
Ayrıca Cumhuriyet gazetesinde makaleler yazan Şükrü Kaya’nın 1927-1937 yılları arasındaki konuşmaları ve yazıları kitap olarak yayımlandı. 1935-1938 yıllarındaki söylevlerinin bir bölümü de , Türkçe ve Fransızca broşür olarak çıktı.
10 Ocak 1959’da vefat etmiştir.