Kalıcı barış Yunan hükümetlerine bağlı

“Kalıcı barış Yunan hükümetlerine bağlı”

Birleşmiş Milletler 6. Azınlık Sorunları Forumu’nda konuşan Rodos, İstanköy ve Oniki Ada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Kaymakçı, adalardaki Türklerin hala ‘Yunan Müslümanları’ olarak bilindiğini söyleyerek, “Kalıcı barış Yunan hükümetlerine bağlıdır. Ayakları yere sağlam basmayan dostluk söylemleri kimseyi yanıltmasın” dedi,

Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, 26-27 Kasım 2013 tarihlerinde Cenevre’de yapılan Birleşmiş Milletler 6. Azınlık Sorunları Forumu’na katıldı. Forumda, Dernek Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, ilk kez uluslararası bir platformda Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türklerin sorunlarını dile getirme fırsatı buldu. Ada Türklerinin halen ‘Yunan Müslümanları’ olarak bilindiğini ifade eden Kaymakçı, Türk-Yunan dostluğunun sürekli ve kalıcı olma durumunun Yunan hükümetlerine bağlı olduğunu vurgulayarak, “Bir temel gerçeğin Yunan hükümetlerince kabul edilmesiyle barış kalıcı olabilir. O da barışın karşılıklı menfaat ilişkileri üzerine kurulmasından geçmektedir. Ayakları sağlam yere basmayan dostluk söylemleri kimseyi yanıltmamalıdır” dedi. Kaymakçı ayrıca adalarda yaşayan yaklaşık 6 bin Türk’ün ana dilde eğitim hakkından mahrum bırakıldığının, dini alanda ise 1972’den bu yana müftülük makamının boş olduğunu söyledi.

“Asimilasyon devam ediyor”

Türk ve dünya kamuoyunda, Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türklerin sorunlarının iyi bilinmediğini ifade eden Kaymakçı, “1947 Paris Antlaşması ile Yunanistan’a bırakılan adalarda yaşayan Türkler Yunanistan tarafından “Yunan Müslümanları” olarak nitelendiriliyor. Türklere yönelik asimilasyon politikaları ne yazık ki devam ediyor” dedi. Kaymakçı, Türklerin yaşadığı sorunları sırasıyla vatandaşlık sorunu, eğitim ve Türkçe öğrenme hakkı, din ve ibadet, Osmanlı Türkleri’nden kalan kültürel mirasın korunması, vakıflar sorunu, nefret ve baskı ortamı başlıkları altında özetledi.

“Dini temsil yok”

Bugün dini anlamda da adadaki Türk azınlığın temsil edilemediğini anlatan Kaymakçı, “1912’den sonra işgal eden İtalya, yerel kararname ile, Rodos’ta bulunan müftülük makamını tanımıştır. Bu durum uzunca bir süre Yunan hükümetlerince de sürdürülmüştür. Ancak 1990 yılında cemaat idare heyetinin süresinin dolmasının ardından yerine yeni kişiler atanmamıştır” dedi. Osmanlı Türkleri’nden kalan kültür mirasının bakımı ve tamirlerine de izin verilmediğini de dile getiren Kaymakçı, “Tamirler göstermelik olmakta ve eserler zamanın tahribatına bırakılmaktadır. Rodos’ta bulunan camiler ise tadilat gerekçesi ile kapatılmış bulunmaktadır. Bugün yalnızca İbrahim Paşa Camii ibadete açıktır. Murat Reis Külliyesi’nin avlusuna belediye konservatuarı inşa ediliyor” diye konuştu.

“Yerel basında baskı sürüyor”

Geçmişten bugüne dek, Rodos ve İstanköy’de Türklere karşı nefret ve baskı ortamının sürdürüldüğünü vurgulayan Kaymakçı, şunları “Kıbrıs Harekatı sırasında birçok Türk’ün işkence gördüğü, bir Türk’ün de öldürüldüğü biliniyor. Bugün için nefret ve baskı ortamı azaltılmış gibi görünüyor. Bununla birlikte Rodos ve İstanköy’de baskı ortamı yerel basında yer alan haberler ile sürdürülüyor” dedi. Türk-Yunan dostluğunun sürekli ve kalıcı olma durumunun Yunan hükümetlerine bağlı olduğunu söyleyen Kaymakçı, “Ayakları sağlam yere basmayan dostluk söylemleri kimseyi yanıltmamalıdır. Bir temel gerçeğin Yunan hükümetlerince kabul edilmesiyle barış kalıcı olabilir. O da barışın karşılıklı menfaat ilişkileri üzerine kurulmasından geçmektedir” diye konuştu. Barışın inşa edilmesi için Yunan hükümetlerinin yapması gereken işleri sıralayan Kaymakçı, “Öncelikle Rodos, İstanköy ve Onikiadalar’daki kültürel eserlerin korunmasına, bakım ve onarımına Yunan hükümetleri özen göstermelidir. İkincisi, Rodos ve İstanköy’deki soydaşlarımızın Türk kimlikleri kabul edilmeli ve kültürel kimlikleriyle örgütlenmelerini engelleyen baskılara son verilmelidir. Şimdiki durumda bu adalarda yaşayan Türkler salt Müslüman kimlikleriyle kabul edilmektedirler. Üçüncüsü, Rodos ve İstanköyde yaşayan Türk çocuklarına Türkçe öğrenim ve eğitim yapma hakkı sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

Didem KARAVELLİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir