ROİSDER,“LOZAN ANTLAŞMASI IŞIĞINDA TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ” ADLI SÖYLEŞİ DÜZENLEDİ.


Rodos,İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği(ROİSDER),Türk Kadınlar Birliği
Karşıyaka Şubesi,Türkiye Yardım Sevenler Derneği Karşıyaka Şubesi ‘nin katılımıyla23 Temmuz 2025
tarihinde Karşıyaka Çarşı Kültür Merkezi’nde saat 14.00’de “Lozan Antlaşması Işığında Türk-Yunan
İlişkileri” adlı söyleşi düzenlemiş bulunuyor. Söyleşi Prof.Dr.Temuçin Faik Ertan tarafında Karşıyaka
Çarşı Kültür Merkezi’nde saat 14.00’de yapılmıştır.

Söyleşinin açış konuşmasını yapan ROİSDER Başkanı Prof.Dr.Mustafa Kaymakçı: “Lozan Barış
Antlaşması’nın Türk-Yunan İlişkileri açısından bir özelliği de, Yunanistan’ın Anadolu’da Megal-i İdea
hedefi iflasının tescilidir. Bu antlaşmanın 45. maddesiyle de Yunanistan’da yaşamakta olan Müslüman
Türklerin, kültürel kimliklerinin korunması ve geliştirilmesini sağlanmıştır. Bununla birlikte Yunanistan
bu maddeyi uygulamaktan uzak bir uygulama içindedir. Bu kapsamda Yunanistan’ın Rodos ve
İstanköy adalarında yaşamakta olan Türklerin kültürel sorunları, Batı Trakya Türklerinden daha
vahimdir.” tespitlerini yapmıştır.

“Lozan AntlaşmasıIşığında Türk-Yunan İlişkileri” adlı söyleşide Prof.Dr.Temuçin Faik Ertan kısaca
şunları söylemiştir: “Lozan Antlaşması’yla, Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünkü sınırları büyük ölçüde
çizilmiş ve güvence altına alınmıştır.

Bu antlaşma Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra emperyalizmin dayatmasıyla, Türkleri ve Türkiye’yi
Anadolu’nun ortalarında dar bir alana sıkıştıran ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından onaylanan Sevr
Antlaşması’nın karşıtıdır. Antlaşmanın mimarları, Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’dür.

Lozan Barış Antlaşması’nı, Kurtuluş Savaşı’ndan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bağımsız
olarak ele almak olanaklı değildir. Lozan Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti resmi olarak İtilaf
Devletleri tarafından tanınmıştır. Sevr Antlaşması feshedilmiştir.Kapitülasyonlar tamamen
kaldırılmıştır.Rum ve Ermeni iddiaları sonlandırılmıştır.

Lozan Barış Antlaşması’nın Türk-Yunan İlişkileri ortaya çıkardığı siyasi metinlerden biri de ‘Yunan ve
Türk Halklarının Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokolu’dur. Ahali mübadelesi konusu, Lozan’da
uzlaşmayla sonuçlanan ilk sorundur. Bu sözleşme bir zorunluluk idi. Özellikle Rum nüfusunun İzmir’e
çıkan Yunan askerlerine katılımı yanında yıllarca birlikte yaşadıkları Müslüman Türkler karşı
gösterdikleri düşmanca davranışlarında dolayı Anadolu’da kalmaları söz konusu değildi. Bukapsamda
gerçekleştirilen mübadele ile yaklaşık olarak 450.000 Müslüman Türk ile 1.500.000 Hıristiyan Rum
yaşadıkları yerleri terk etmişlerdir.“

Prof.Dr.Temuçin Faik Ertan,Lozan Barış Antlaşması konusunda kimilerince art niyetli olarak öne
çıkarılan ikiyanıltıcı iddiaya da işaret etmiştir.

Ertan: “Bunlardan birisi Lozan Antlaşması’nın gizli maddelerine göre Türkiye’nin bor, doğal gaz vb.
yeraltı kaynaklarını kullanamadığı, hatta antlaşma içinde üstü kapalı kimimaddelerin ilk günden
beri Türkiye’nin egemenlik haklarını devreden nitelikte olduğu öne sürülüyor. Bu iddia hiçbir
şekilde tarihi gerçeklere dayanmıyor. Lozan Antlaşması’nın tam metni açık bir şekilde Türk Tarih
Kurumu’nun internet sitesinde  görülebilir. Türkçe tam metinle yetinmeyen ve antlaşmayı merak
edenler, antlaşmanın özgündili olan Fransızca haline de Dışişleri
Bakanlığı’nın sitesinden ulaşabilirler. Antlaşma içinde herhangi bir şekilde zaman kısıtı olduğuna
dair bir bilgiye rastlamak olasıdeğil.Ayrıca Lozan’daki görüşmeler de açık diplomasidir. Zaman zaman resmi oturumların dışında özel görüşmeler yapılmışsa da bunlar gizli bir protokole
dökülmemiştir.

Bir diğeri de Onikiada konusudur. Gerçek şudur. Osmanlı Devleti-İtalya Devleti arasında 18 Ekim
1912 tarihinde Trablusgarp Savaşı’nın ardından imzalanan İsviçre’deki Lozan kentinin Ouchy(Uşi)
semtinde imzalanan ve “Uşi Antlaşması ile Onİkiada İtalya’ya verilmişti. Bölge özel bir statüye
konulacak, karşılığında İtalyanlar da işgal ettikleri Onikiada’yı geri verecekti.

Kimileri, Atatürk ve İsmet İnönü’yü ve de Cumhuriyeti gözden düşürmek amacı ile ayrı tarihlerde ve
ayrı konularda yapılan ve birisi 1912’de Lozan’ın bir semti olan Uşi’de, diğeri 1923’te Lozan’da
imzalanan iki farklı antlaşmayı aynı antlaşma diye iddia ediyor.
Bu şekilde Osmanlı Devleti’nin günahını Türkiye Cumhuriyeti’nin üstüne yıkmaya çalışarak bir yandan
birilerine hizmet ediyor, bir yandan yanlış bilgilerle insanlarımızı kandırmaya çalışıyorlar.
Lozan Barış Antlaşması ile adalar İtalya’ya bırakılmıştı,Yunanistan’a değil.
Buna bağlı olarak İkinci Dünya Savaşı ve sonrası süreci sırasında “Onikida Türkiye tarafından geri
alınabilir miydi?” konusunda İnönü’ye eleştiriler yöneltiliyor. Adaların Türkiye’ye önerildiği, ya da bu
konuda Türkiye lehine fırsatlar doğduğu, ancak İsmet İnönü’nün buna karşılık “çekingen” davrandığı
iddiaları vardır.Bu eleştirilerin bir kısmı kötü niyetlidir.

Burada şu söylenebilir: Adaları geri almak düşüncesi,gerek Lozan’da, gerekse İkinci Dünya Savaşı ve
sonrasında dönemlerin koşulları ve konjonktürü içinde gerçekçi değildi. Bir hayal idi. Hayal ile ülke
yönetilemezdi. Özellikle uluslararası ilişkilerde hayallerden kopamayan yöneticiler ülkelerini zor
durumlara sürüklerlerdi. Buna karşılık İsmet İnönü ise , engin deneyimi ile İkinci Dünya Savaşı’na
ülkesini sokmayarak doğru olanı yapmıştır.“demiştir.

Prof. Dr. Ertan konuşmasında; Lozan Barış Antlaşması’nın 59. Maddesinde de atıfta bulunarak
Yunanistan’ın maddi olarak bir tamirat bedeli ödemediğini, buna karşılık söz konusu maddeyle
Anadolu’yu işgal ettiği yıllarda savaş suçu işlediğini kabul ettiğini de dile getirmiştir.

Söyleşinin sonunda günün anısına,Prof.Ertan’a Rodos,İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve
Dayanışma Derneği(ROİSDER),Türk Kadınlar Birliği Karşıyaka Şubesi,Türkiye Yardım Sevenler Derneği
Karşıyaka Şubesi ve Karşıyaka Belediyesi tarafından plaketler verilmiştir.Ayrıca Prof.Ertan’a
editörlüğünü, Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Doç. Dr. Cihan Özgün, Doç. Dr. Nilüfer Erdem’in yapmış
olduğu “YUNAN ALGISINDA TÜRK İMGESİ (Kökenleri ve Dostluk İçin Kültürel Çıkış Yolları)” kitabı da
sunulmuştur.