Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI 18.02.2021
Rodos, İstanköy ve Onikiada
Türkler Kültür ve Dayanışma Derneği
Başkanı
Sayın Anna Rurka
Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Konferansı (INGO’s) Başkanı
Ben,1996 yılında İzmir / Türkiye’de kurulan ve çoğu Onikiadalardan (Yunanistan) Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan yaklaşık 70.000 kişiyi ve onların soylarını temsil eden “Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği(ROİSDER)” nin Başkanıyım.
Bilindiği üzere 20. yüzyılın başlarında, Onikiada’da yirmi bin civarında Türk yaşamakta idi.Türk toplumuna iş kurma ruhsatlarının verilmemesi, gayrimenkul satın alınmasındaki kısıtlar ve Azınlık okullarının kapatılması gibi çeşitli alanlarda uygulanan yasal kısıtlamalar ve baskılar nedeniyle, topluluğumuzun üyelerinin çoğu Onikiada’yı terk etmek zorunda kalmışlardı.Ayrılanlara geri dönmeyeceklerini ve Yunan vatandaşlıklarından mahrum bırakıldıklarını belirten belgeleri imzalamaya bile zorlanmışlardı.
Bugün adalardaki Türk toplumu yaklaşık dokuz bin dolayındadır. Bu mektubu ,Yunan makamlarının Türk toplumuna yönelik baskıcı tutumunu dikkatinize sunmak amacıyla yazıyorum.
Rodos ve İstanköy’deki Türk halkı, BM ve Avrupa Konseyi himayesinde imzalanan uluslararası insan hakları sözleşmelerinden doğan hakların yanısıra azınlık haklarından da mahrum bırakılmış durumdadır. Türk kimliğimiz, bizden sadece “Müslüman” olarak söz eden Yunan makamları tarafından yasaklandığından kimlik hakkımız ihlal edilmektedir. Rodos’ta, Yunan makamları 1912’de kurulan “Rodos Türk Cemaati”nı, 1967’de yasaklamış ve 1987’de adındaki “Türk / Türk” kelimesi nedeniyle kapatmıştır.
Yunanistan, Türk Müslüman toplumunun kültürel yaşamını ve sosyal refahını desteklemek için kurulmuş Müslüman hayır kurumlarının (Vakıflar) yönetimine müdahale etmektedir. Rodos ve İstanköy’deki Türk / Müslüman vakıflar, 1980’de çıkarılan ayrımcı yasaya tabidir.Bu yasa vakıfları mali açıdan daha da zayıflatmış ve topluluğun kendini yönetme hakkını sulandırmıştır. Ancak en önemlisi, 1967’den beri peş peşe Yunan hükümetlerinin Vakıf yöneticilerinin Türk Müslüman Azınlık tarafından seçilmesine izin vermek yerine atama uygulaması ile, Vakıfların kötü yönetimine yol açmış bulunmaktadır.
Kimliklerinin reddedilmesi ve örgütlenme özgürlüklerinin ihlal edilmesinin yanı sıra, Rodos ve İstanköy’deki Türk toplumu eğitim-öğretim ve dini haklarıyla ilgili çeşitli sorunlarla karşı karşıyadır.
Rodos ve İstanköy’deki Türk okulları, Yunan Hükümeti’nin bir kararıyla 1972’de faaliyetlerini durdurmuş ve o zamandan beri acil ihtiyaçlara rağmen kapalıdır.Adalarda kendi anadilinde öğrenme hakkından olduğu kadar ve din dersleri aracılığıyla dinlerini öğrenme hakkından mahrum yaklaşık 600 öğrenci bulunmaktadır.
Dini haklara gelince, Onikiada’da halen var olan 14 camiden sadece biri Rodos’ta dini törenlere açıktır. 1925 yılında kurulan Müftülük makamı 1990’dan beri boştur ve Rodos ve İstanköy’deki Türk toplumu yeni müftüyü seçme hakkından mahrumdur.
Ayrıca Rodos ve İstanköy’tan Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Türklerin sorunları da endişe vericidir. Yunanistan Vatandaşlık Kanununun meşhur 19. Maddesi nedeniyle vatandaşlıklarını kaybeden Türk azınlık mensupları, karşılaştıkları pek çok zorluğun yanı sıra çok yakın tarihlere değin turist olarak bile Yunanistan’a dönememişlerdi.
Burada,Yerel Yunan makamlarının mülkiyet sorununda da olumsuz tutumunu vurgulamak istiyorum. Bize iş kurma ve gayrimenkul satın alma konusunda kısıtlamalar ve ayrımcı uygulamalar uygulayan Yunan makamlarının dayanılmaz baskısı nedeniyle anavatanımızı terk etmek zorunda kaldık. Hatta bazılarımız yukarıda da değindiğimiz üzere geri dönmeyeceğimizi belirten bir belge imzalamak zorunda kaldı. Mallarımıza el konulmakta ya da sahte yetki belgeleri kullanılarak satılmaktadır. Vatandaşlıklarını kaybedenler ve vize ya da Yunanistan’a girişlerine izin verilmeyenler mülklerini talep etme haklarından mahrum bırakılmışlardır. Vefat edenlerin mirasçıları, ilişkilerini ya da akrabalarının adalarda hayatta kaldığını doğrulamak için herhangi bir resmi belgeye erişme hakkından da mahrumdurlar.
Sayın Rurka,
Türk toplumunun Rodos ve İstanköy adalarında karşılaştığı sorunlarını belgeleyen bir rapor, 2012 yılında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Daimi Komitesi tarafından kabul edilmişti. Ancak Yunan makamları, bu raporlara sadece kayıtsız kalmamışlar, aynı zamanda ayrımcı ve uygulamaları son yıllarda bile giderek artırmışlardır.
ROİSDER olarak, bu adalarda yaşayan yakın akrabalarımız olduğu için Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin daha da gelişmesini istiyoruz. Doğduğumuz bu adalara huzur içinde seyahat edebilmek istiyoruz. Ancak bunun ön koşulu, insan haklarına saygı duyan ve gözeten bir ilişki kurmaktır.
Yukarıda belirttiğimiz üzere, uzun süreli sorunlarımızın çözümüne yardımcı olacağınızı umuyorum. Gerekirse belirtilen konular hakkında size ek bilgi vermekten memnuniyet duyacağımı ifade etmek istiyorum.
Sorunlarımızı Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Konferansı ‘na duyurmanızı bilgilerinize arz ediyorum.
En içten saygı ve dileklerimle.
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı
Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Derneği Başkanı
————————————————————————————-
Ms. Anna Rurka
President of the Conference of INGOs 18.02.2021
Dear Ms. Anna Rurka,
I am the President of the “Association of Turks of Rhodes, Kos and Dodecanese” which was established in 1996 in İzmir/Turkey and represents approximately 70.000 people mostly those who were forced to immigrate from Dodecanese (Greece) to Turkey and their descendants.
In the early 20th century, there were around twenty thousand Turkish inhabitants in the Dodecanese. Due to legal restrictions and pressures applied to the Turkish community in various fields, including the issuance of licenses to set up businesses, purchasing of real estate, and the closing down the Minority schools, most of the members of our community had to leave the Dodecanese. Those who left were even forced to sign papers, stating that they will not return back and they were deprived of their Greek citizenship.
Today, the Turkish community on the islands account for approximately six thousand people. In writing this letter, I intend to bring to your attention the repressive attitude of Greek authorities towards the Turkish community.
The Turkish population in Rhodes and Kos has been deprived of minority rights as well as the rights emanating from international human rights conventions signed under the aegis of the UN and CoE. Our Turkish identity is banned by the Greek authorities who refer to us only as “Muslims”, infringing thus our right of self-identification. Despite the fact that actually in Rhodes there exist a Jewish Community, the “Rhodes Turkish Community” founded in 1912 was banned in 1967 and closed down in 1987 because of the word “Turk/Turkish” in its title, which is not allowed by the Greek authorities.
Greece has been interfering with the administration of the Muslim charitable foundations (the Waqfs) which were used to support cultural life and social welfare of the Turkish Muslim community. Turkish/Muslim charitable foundations in Rhodes and Kos are also subjected to the discriminatory law introduced in 1980 which further weakened them financially and diluted the community’s right to control them. But most notably, the practice by consecutive Greek governments of appointing Waqf administrators since 1967 instead of allowing them to be elected by the Turkish Muslim Minority, has led to mismanagement of these Waqfs.
Besides the denial of their identity and the breach of their freedom of association, the Turkish community in the Dodecanese and Kos face several problems regarding their education and religious rights.
Turkish schools in Rhodes and Kos ceased to operate in 1972 as a result of a decision by the Greek Government and remain closed ever since, despite the urging need. There are approximately 600 students who are deprived of the right to education in their mother tongue in the islands, as well as the right to learn their religion through religion classes.
As for the religious rights, only one of the still existing 14 mosques in the Dodecanese is open for religious services in Rhodes. The seat of the Mufti, which was created in 1925, remains vacant since 1990 and the Turkish community in Rhodes and Kos is deprived of its right to elect a new one.
In addition, problems of the Turkish population who had to migrate from Rhodes and Kos to Turkey are also worrisome. Turkish minority members who lost their citizenship mainly because of the notorious Article 19 of the Greek Citizenship Law in addition to many hardships they face, could not return to Greece even as tourists. Let me emphasize the property issue which seems to explain the negative attitude of the local Greek authorities. Due to the unbearable pressure from the Greek authorities who applied us restrictions and discriminatory practices in starting business and purchasing real estates, we were forced to leave our homeland. Some of us even had to sign a paper stating that we would not return. Our properties are confiscated or sold by using fake authorization documents. Those who lost their citizenship and denied visa or entry to Greece were consequently deprived from their rights to claim their properties. The heirs of those who passed away are deprived from the right to access any official document to certify their relationship or the very fact that their late relatives survived on those islands.
A report highlighting the problems encountered by the Turkish community in Rhodes and Kos islands was adopted by the Standing Committee of the Parliamentary Assembly of the Council of Europe in 2012. However, Greek authorities not only remained indifferent, but their discriminative applications have even increased in recent years.
We, as the members of the Association of Turks of Rhodes, Kos and Dodecanese, wish to see further improved relations between Turkey and Greece, because we have close relatives living in these islands. We want to be able to travel in tranquility to these islands where we were born. But the prerequisite for this is to establish a relationship observing and respecting the human rights.
Hoping that the above-mentioned points will help you develop an interest in our long-lasting problems, we would be glad to provide you additional information on the matters raised in this letter if needed. We kindly ask you to make our problems heard by the Conference of INGOs.
Please accept my highest regards.
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı
President of the Association of Turks of Rhodes, Kos and Dodecanese